YİNE LANCET YİNE SİYASET

Tıp dergisi Lancet sağlık ortamının tanışık olduğu bir yayın organıdır. Hatta, bugün Türkiye’de kime bu derginin adını verseniz çoğunun derginin saygın bir yayın organı olduğunu söyleyeceğini öngörebilirsiniz.

Gerçek böyle mi?

Bakalım!

Elbette yazdıkları üzerinden değerlendirmek gerekir Lancet’i!

Örneğin, bundan 4 yıl önce Türk ordusu ve polisi hendeklerle ve tünellerle donatılmış Güneydoğu kentlerinde ayrılıkçı teröre karşı savaşım vermekteydi. Tam da o sırada Lancet dergisi bizim TTB’nin “Savaş bir halk sağlığı sorunudur!” sözüyle uyumlu şekilde devletimizin haklı ve yerinde mücadelesini karalayan ve hatta saldırganlıkla suçlayan bir yazı yayımlamıştı.

https://www.thelancet.com/action/showPdf?pii=S0140-6736%2816%2931414-3

İlgi duyanlar bu sürece ilişkin olarak bağlantıdaki yazımı da okuyabilirler.

Aynı Lancet bir kez daha sahnede!

https://www.thelancet.com/action/showPdf?pii=S0140-6736%2816%2931414-3

Bu kez hedef Dağlık Karabağ üzerinden Azerbaycan ve elbette Türkiye.

Lancet tıp dergisi olduğunu unutmamış! Oldukça ağdalı bir giriş yapmış. Ermenistan’ın nüfusuna oranla dünyada en çok Covid 19 hastalığı tanısı konulan ülkelerden birisi olduğu özenle vurgulanmış. Bu yapılırken kimi bilgilerle bezenen yazı okurun acıma duygularını devinime geçirmeyi de göz ardı etmemiş.

Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarından söz edilmediği için dünyadan habersiz birisinin yazıyı okuduktan sonra Azerbaycan’a saldırganlığı yakıştırması işten bile değil. Her zaman olduğu gibi Türkiye de Azerbaycan bağlaşığı olarak hedefe konmuş.

Yazının ilerleyen bölümlerinde Azerbaycan’ın, topraklarını kurtarma amaçlı hamlesiyle kendisini gösteren savaşın Ermenistan’daki Covid 19 sıçramasına neden olduğu da ustaca anlatılmış. Buna karşılık, 30 yıllık işgalden, yerini yurdunu yitiren Azerilerden ve soykırıma eşdeğer Hocalı katliamından eser yok.

Yazıya bakılırsa Azerbaycan ve Türkiye bir olup Ermenistan’daki Covid 19 felaketini körüklemişler. Bu durumun yaşanmaması için ne yapmak gerekirdi sorusu yanıtsız bırakılmış. İşgali sineye çekip bir 30 yıl daha beklesen senden iyisi olmayacak belli ki.

Emperyalizm topuyla, tüfeğiyle, parasıyla puluyla olduğu gibi kalemiyle ve bilimsel (!) yayın organlarıyla işbaşındadır.

The Lancet ve benzerlerinin bilimsel amaçlarının yanı sıra emperyalist amaçları olduğu da her fırsatta yinelenen bu tür yayınlar aracılığıyla bir kez daha anlaşılmış olmaktadır. Bu amaçlara erişmede olgunun bağlamından kopartılması, önünün sonunun karartılması ve benzeri sayısız eğip bükme işlemi sözde saygınlıkla gölgelenebiliyor.

Parmak ucundan kan almak için kullanılan nazik aygıt lansetin adını taşıyan dergi gerçekte kanlı bir hançer olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.

Emperyalizmle savaşımın uzun soluklu, sabır ve kararlılık gerektiren uzun ince bir yol olduğu bir an olsun akıldan çıkartılmamalıdır.

Yazının sonunda uluslararası topluluğun harekete geçmeye çağrılması da unutulmamış. Her ne yapacaklarsa!