DİPTEN GELEN DALGA : HEKİM SENDİKACILIĞI

Her geçen gün tırmanan ve kabaran şiddet sağlığın önde gelen sorunlarından birisiyse diğeri de günden güne artan iş yüküdür. Yurttaş için sağlık hizmetine erişim zorluğu anlamına gelen bu durum başta hekimler olmak üzere sağlık çalışanları için bıkkınlık, dağları aşan iş çokluğuna yetişememe ve tükenmişlik anlamına da gelmektedir. Ayrıca, bu iş yükünün sağlık ortamındaki şiddeti besleyen önemli bir etken olduğunun da altı çizilmelidir.

Sayısal verilere göre son 2 yılda 10.000 dolayında hekim kamu sağlık ortamından kopmayı yeğlemiş. Bu durumdakilerin 1400 kadarı ise kamudan ayrılmayı yeterli bulmamış ve ülkeden de kopmayı göze almış.

Şu ana kadar saydığımız olumsuzluklar bile hekimlerin kamu sağlık ortamındaki hoşnutsuzluklarını ve mutsuzluklarını anlatmaya yeter de artar.

Bu durum karşısında tüm hekimler kamudan ayrılamayacağına ve yurt dışının yolunu tutamayacağına göre sağlık hizmetinin birincil öğesi hekimlerin sorunlarını çözüme kavuşturmak en kestirme ve akılcı yoldur.

Bu doğrultuda sonuç alınabilmesi için yönetimin bu sorunları görmesi ve olumlu yönde düzenlemeler yapması ilk akla gelen çözümdür. Hekimlerin gür sesle dile getirdiği istemler olmadan bu yolun işlemesi ve çözüm üretmesi hiç de olası olmasa gerektir.

Her şeyden önce hekimlerin bir örgüte gereksinimi vardır. Ayrıca, bu oluşumun hekimlerin güvenini kazanmış olması da olmazsa olmazdır.

Yaklaşık 70 yıl önce çıkartılan yasayla bugünkü yapısına kavuşturulan tabip odaları ve onların çatı kuruluşu Türk Tabipleri Birliği (TTB) gücünü yasadan alan meslek kuruluşu olarak hekimlerin güvenebileceği, gözü kapalı izinden gidebileceği kurumsal yapı olabilirdi.

Otuz yıldır işgal altında olan Türk Tabipleri Birliği ve ona güç sağlayan büyük illerimizin tabip odaları her türlü uyarıyı görmezden ve işitmezden gelerek kurumu gerçek işlevinden kopartmıştır. Hekimlerin sorunları, TTB’ye egemen anlayışın içine saplandığı siyasi bataklıktan arta kalan zamandaki ilgi alanına indirgendiği için varlık nedenine odaklanma sorunu öne çıkmıştır. Bir türlü anlatılamayan ve anlaşılamayan nedenlere dayanan “etnik ayrılıkçı ve bölücü siyasetle iç içelik” bu önemli kurumun hem hekimler hem de toplum gözünde saygınlık aşınmasına uğraması sonucuna yol açmıştır.

Hekimlerin sorunlarına sahip çıkması, hekimleri peşinden sürüklemesi beklenen kurumun içine düştüğü bu yürekler acısı durum bıçağın kemiğe dayandığı günümüzde hekimleri farklı çıkış yolu arayışına yöneltmiştir.

Son aylarda kendini gösteren hekim sendikaları yükselişini bir dip dalgası olarak görmek hiç de yanlış olmaz. Ortamda varlığı bilinen 3 hekim sendikasının birkaç ay içinde 10 binlerle ifade edilen üye sayılarına ulaşması bir yandan TTB’den umut kesilmesine diğer yandan da tüm sağlık çalışanlarını kapsayan işkolu sendikacılığındaki hatalara bağlıdır.

Bir bakıma “kendi göbeğini kesme” yaklaşımının ürünüdür de diyebiliriz hekim sendikalaşmasındaki bu ilgi çekici sıçramaya.

Çok açıktır ki, hekim kamuoyu, dertlerini dert edecek, başka yorucu ve tüketici işlerle uğraşmayacak bir örgütlenmeye olan özlemini çiçeği burnunda hekim sendikalarına gösterdiği yoğun ilgiyle ortaya koymuştur.

Bu yoğun ilgi uzun yıllardır varlık nedenine sırt çeviren, bununla da yetinmeyerek ülkemizin birliğine ve dirliğine karşı tutum alan siyasi örgütçüklerle kol kola girmekte sakınca görmeyen TTB’ye de yapılmış açık uyarıdır. TTB bu yoğun ilgi sonucu kendisini gösteren hekim sendikaları karşısında düştüğü durumu ivedilikle değerlendirmelidir. Bu hiç kuşkusuz aklın gereğidir.

Ama, TTB’ye 30 yıldır egemen olan anlayışın bu değerlendirmeyi ve onun doğal sonucu olarak özeleştiriyi yaşama geçirme olasılığı çok yüksek değildir. Koskoca hekim meslek kuruluşunu son derece olumsuz siyasi amaçlar uğruna feda edenlerin “biz nerede yanlış yaptık” sorusunu sormaları çok da beklenen bir gelişme değildir.

Diğer yandan sağlık işkolunda etkinlik gösteren kamu çalışanları sendikalarının da şapkalarını önüne koyup düşünmeleri kaçınılmaz gereklilik olarak ortaya çıkmıştır.

Her şeye karşın, hekim meslek örgütü TTB içine düştüğü olumsuz durumdan çıkartılabilir. Hekimlerin bu bağlamdaki karanlık yazgısı yine hekimlerin azim ve kararlılığıyla olumlu yöne evrilebilir.

Hekim sendikalarıyla gerçek kimliğine kavuşmuş TTB’nin etkileşimi gücün geometrik büyümesine yarayacağı kuşkusuzdur.

Tabip odaları ve TTB seçimlerine doğru geriye saydığımız bugünlerde hekimlerin hekim sendikalarına yönelttikleri ilgiyi meslek kuruluşlarından esirgememesinde sayısız yarar var.

https://www.medimagazin.com.tr/guncel/genel/tr-dipten-gelen-dalga-hekim-sendikaciligi-11-681-99617.html